23 Ağustos 2011 Salı

Sevgili Cahit Amca,
Çok klişe bir giriş oldu değil mi Cahit Amca? Senin gibi bir güzel adama daha güzel bir selamlama bulmalıydım. Davalı desem?.. Dava adamı demek herşey demek çünkü. Davalı adam içinde sevgiyi de, saygıyı da, edebi de, ahlakı da barındırır. Öyleyse şimdi yeniden:
Davalı Cahit Amca;
Az önce bir internet sitesinde _www.dünyabizim.com_ sana dair haberler okuyordum. Birden içimden sana yazmak geldi. Çünkü sana dair içimde yaralar var... Geçenlerde senin anına düzenlenen bir etkinliğe katılacaktım. (Türkiye'nin dört bir yanından 1000'e yakın genç senin vefat tarihin olan her ayın 7sinde buluşup seni okuyorlar, anıyorlar, fatihalar uçuruyorlar ardından ve biliyoruz ki sen bu fatihaları duyuyorsun.) Okul çıkışında hazırlığımı yaparken arkadaşlarım nereye gittiğimi sordular. Onlara seni anmaya gittiğimi söyledim. Tanıyamadılar, bilemediler seni... Çok üzüldüm. Bazı hocalarıma, başka arkadaşlarıma sordum onlar da bilemedi seni. Nasıl acıdı içim, nasıl kanadı bilemezsin... Sen dava uğrunda ellerinin yanmasına aldırmadan yürek yangınıyla tutuşturduğu meşaleyi biz ardından aydınlıkla yürüyüp gelelim diye taşıyan bir adamsın. Senin yüreğin iman taşır, şiir taşır, aşk taşır. Sen "artık herşeyi bir fasl-ı hazana öylece bırakıp yanan" adamsın asrın yangınında. Sen haketmedin bunu. Biz siz 7 güzel adamın ayağının tozu bile olacak kadar çalışmazken, yakışmıyor seni bilmemek... Sana bir fatiha okumaktan acizsek biz, niçin dedik adımıza imam hatipli diye? Erdem Bayazıt'ı, Akif İnan'ı, Sezai Karakoç'u tanımıyorsak seni bilmiyorsak, Yedi Güzel Adam'ı kaale almıyorsak yazık bize değil mi Cahit Amca?.. Seninle aynı zamanda yaşamak isterdim Cahit Amca. Davayı sırtlanacak cesur yürekleri tanımak, bilmek, aynı havayı solumak isterdim. Kısmet değilmiş. Nasibime sizden sonrası düştü... Edebiyatın vasıfsızlara oyuncak olduğu, vasıflı adamların bile bile bastırılmaya çalışıldığı, düzgün cümle kurmanın dahi adının edebiyat parçalamak olduğu, gırgır şamatanın olmadığı herşeyin ciddi bulunup alaya alındığı bir zaman yani... Sözü nereye bağlamalı şimdi bilmiyorum. Hasılı kelam ben özlüyorum sizi ve yaşamak size dair uzayıp giden bir özleme dönüşüyor... Çünkü sen ve dostların kuş olup gittiniz bir trene binip...

Davanın işaret levhalarinda yol bulmak için emekleyen manevi yeğenin: Erva

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder