Az önce Twitter'da dolanırken Gündem maddelerine kaydı gözüm.
- TEKE TEK
- Nihat Özdemir
- Galatasaray Podolski
- Apple CEO
- Cenevre
- AykuT Hoca
- Acıbadem Sağlık Grubu
- sizin de görebileceğiniz gibi gündemin yarıdan fazlası futbolla alakalı ve bu TT(top tweet)'ler sürekli güncelleniyor herkes hala bunlara dair birşeyler söylüyor. Aynı dakikalarda Gazze'de bir çatışma yaşanıyor, şehadet haberleri geliyor. Takip ettiğim 599 kişiden ortalama 300 aktif yani online. Ama bu 300 kişiden sadece 3'ü Gazze'yi gündem olarak görmüş. Mütedeyyin olduğunu bildiğim insanlar dahi TFF'ye saydırmakla meşgul. Sanki Türkiye'nin en önemli kurumlarından bahsediyoruz, sanki 3. dünya savaşı çıktı, sanki sanki sanki... Oysa bahsedilen kurum Türkiye Futbol Federasyonu ve olan da Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne katılamayacak olması. Çok mu önemli? Hayır. Hayır. Hayır. Yüz bin kere HAYIR. Çünkü Fenerbahçe'nin CL(Şampiyonlar Ligi)'ne katılması hiçbir güzel işe vesile değil. Ne olacak yani dünya daha mı güzel olacak, artık Afrika'da açlık ve kuraklık bitecek mi, Filistin ve Kudüs yeniden bizim mi olacak, Hama'daki kan mı duracak, Ortadoğu çiçek mi açacak? Nedir yani? Faydası var mı kulüp yöneticilerinin ve oyuncularının top peşinde koşturarak milyonlar kazanmasından başka?..
- Futbol bir sömürüdür. Kapitalizmin en süslü ve geniş arenasıdır. Afyondur ve uyuşturucu maddelerden farkı yoktur fakat pazarlaması öyle güzeldir ki hiç farkına varmazsınız. Çeker alır sizi büyülü ve adrenalin dolu dünyasına. Fakat aynı zamanda uyutur sizi, kör eder. Boşuna değildir önemli olayların tam kamuoyunun dikkatini çektiği anda futbolun gölgesinde kalması. Tesadüf değil hiçbir şey. Eğer size bu sözlerim klişe geliyorsa ve desteksiz atıyor izlenimi veriyorsa şu anekdota dikkatinizi çekmek isterim:
İspanyol diktatör General Francisco Franco’ya şöyle bir soru sormuşlar:
“Yahu ülkenin yapısı bozuk!.. Ekonomi kötü, halk perişan!.. Herkes adaletsizlikten yakınıyor... Ama, hiç isyan yok!.. Bunu nasıl sağlıyorsun?”
İspanyol diktatör şu cevabı vermiş:
“Bunu 3 F ile sağlıyorum... Yani Franko, Futbol ve Fiesta ile... Onları yüz binlik beşiklerde uyutuyorum!”
Diktatör Franko’nun “yüz binlik beşik” olarak nitelendirdiği yerler, “stadyum”lardı.
Franco, “baskıcı rejim”inden bunalan halkını, “futbolla oyalıyor”du. Franco için futbol; “kitleleri oyalayan, toplumu siyasi konularda tepkisizliğe iten, ülke gündemini saptıran bir afyon”du!..
- (daha ayrıntılı bilgi için bkz: http://www.mescere.net/forum/index.php?topic=14730.0%3Bwap2)
Hala inanılır gibi değil veya bunlar çok klasik diyorsanız diyecek bir sözüm yok fakat yine de demem odur ki: Ey halkım! Uyanalım! Gazze'ye duyarsız kalmayalım! Komşusu aç iken yatan dahi "bizden değilsin" ikazını alıyorsa Hz. Peygamber'den kardeşlerimiz bir bir şehit düşerken hala futbol peşinde olmanın mantığını ve vebalini bir daha düşünelim.
Fotoğraflar Gazze'den ve bu geceye ait. Tamamı için bağlantıya tıklayabilirsiniz. Rabbimiz onlara yardım et ve bizi senin düşmanlarına karşı muzaffer kıl!(amin) Sabahınız hayrolsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder